14.12.18

SAAT 9 DA LAMBALARI YAKSANA


SAAT 9 DA LAMBALARI YAKSANA


Bu gün ne oldu "doktor doktor"
 yazdım google'ye, bilirsiniz zaten "kalksana"yı da kendi ekleyiverdi yine kalınca. Zaten hep aklımdaydı.
Bi daha bakayım dedim, tıkladım.

Bizim yani her türk çocuğunun ezbere bildiği hüzünlü bir şiir yine geldi. 
Hep hoştu. Ve şöyleydi:

"saat dokuzu beş geçe
atam dolmabahçede 
gözlerini kapadı,
bütün dünya ağladı

doktor doktor kalksana
lambaları yaksana
atam elden gidiyor
çaresine baksana

uzun uzun kavaklar
dökülüyor yapraklar
ben atama doymadım
doysun karatopraklar

müze müzeye bakar
müzenin içinde atam yatar
atamın çocukları
atama selam çakar" ....

 yine hüzünlendim tabi, şiirin tamamını okudum, aklıma, ne aklı,... şeytanımın bile aklına hiç bir şey gelmedi inanın. Tıpkı sizin şu an gelmediği gibi.

Ama aşağıya doğru okumaya devam ettiğimde o hiç kimsenin aklına gelmeyen, belki gelmiştir de benim okumadığım bir şeyi getirdi aklıma, ya da ilerde linkini vereceğim site beni öyle yönlendirdi. Bilemiyeceğim.

Sanki bir sır çözülmüş beni bekliyor gibiydi.
Anlatılamaz!
Dehşetüstü birşey!
Kabul edilecek gibi değil!
Dehşetin de ötesi....

İzah edeyim.
Malum o her yıl 10 Kasım sabahı saat 9 u 5 geçe sirenleri çaldıran, trafiği durduran. Ne trafiği.. Hayatı felç eden o yüce an. Atamızın o ters yatık 193oo in yası... Linki burda;" https://www.uludagsozluk.com/k/doktor-doktor-kalksana-lambaları-yaksana/ " Yani bu sayfa.
Okuduklarınızın çoğu da buradan alıntı zaten. Hatta tamamı. Çünkü okuyunca SAHİ dedim ya bunu yazıyım. Umarım 80 yıllık bir Tabuyu yıkmış ya da hakaret etmiş olmam. Derdim de o değil zaten.
Ben "yapılan işlerin ahval ve şeraitlerini, günün şartlarını bilmden hüküm vermem." Günah zaten.

Asıl derdim Lamba ve saat 9 olayı. Bir de bunun 5 geçesi var.

Bakın şimdi. Sizin de aklınıza getireceğim.

"saat dokuzu beş geçe
atam dolmabahçe de 
gözlerini kapadı,
bütün dünya ağladı".... Buraya kadar tamam. Bütün dünya ağlayabilir. Düşman da olsa, denize de dökmüş olsak, olabilir...insanlık hali, ya da Şair biraz renk katmak için ağlatmış olabilir. Orasını yedik. Hala da yiyoruz. Daha da bi 100 yıl da yeriz gibime geliyor da...abi biz alışmışız bi kere. "Ver yiyim ört yatıyım"..a ama konumuz bu da değil.

Konumuz şiir, hatta 

Sıkı durun asıl işin kritiği burada başlıyor;
"doktor doktor kalksana
lambaları yaksana
atam elden gidiyor
çaresine baksana"  haydaa...aklıma takıldı. Ne takılması 1 aydır hiç çıkmıyor ki zaten aklımdan. Hatta o uludağsozluk öyle bir taktırdı ki.
Düşünsenize: Saat 9:05 geçiyor yaa! Nasıl izah edeceğiz bunu, hiç mi demediler o günün büyükleri. Gerek ata ölürken, gerek şiir neşredilirken.
-Hoop saat 9 beyler üstelik 5 geçiyor!  Nooluyoruz, ne lambası? filan.
Neden sorulmadı.?
Bu sordurmayan, sorgulatmayan güç nasıl bir güçtü, ne idi? 
Ya da ona hadi güç diyelim. Biz neden asla akıl edemedik bunca sene?
İşte şimdi soruyorum: Geç olsun, güç olmasın.
1- Doktor sabah saat 9 da neden yatıyor? Üstelik 5 geçe
2- 09 u 05 geçe lambaları neden yakıyor? Lamba değil dikkat edin. Tüm Lambaları. Düşünsenize. Herhalde her yeri zifiri karanlık görmese, Şair bu tümceleri demez. Deme gereği duymaz.
Lamba; bildiğimiz ampül,  hadi o günün şartları ile gaz lambası olsun.
Düşündüm, düşündüm düşündüm.. dedim ya; ya hava karanlık, ya da lambalar cenazede, pardon bir sekaret halinde olan biri için yakılır, Yakmak ta lazımdır. O da kabul. Ama saat 9 u 5 geçe doktor niçin, nasıl hâlâ yatabilir? Üstelik Ata hasta iken..

Hadi yatabiliri de bir yere koyalım

İşte asıl oynanan kendi küçük ama cümrü devasa büyük iyiliğin cevabı bence. Rhetorik soru değil. Türk usulü "yanıtlı Sual bu."

Neden 'doktor doktor kalksana, lambaları yaksana...' diyor.? saat 9'u beş geçe?

Neden?
Buldunuz değil mi?
Iyilikten... iyilik etmişler burda galiba.

Şimdi!
Bence Şair tam olay yeri ve zamanında oradaydı 'doktor doktor kalksana, lambaları yaksana...' dedi. Çünkü hava karanlık. Olay tam da şairin görfüğü gibi geceyarısında da ondan.
Ama o güç, güçler, ya da bilirkişiler mi diyelim, her neyse şiir bile yazılmadan evvel şiir deki 80 yıllık bir düzeltmeyi oraya şak diye yapıştırıyorlar. Şairin onlardan haberi yok, o küçük düzeltmeyi bu olayın içine yapıştıranların Şairin bu şiiri yazacağından haberleri yok. Gerisi bırakın ayıkmazlara gitmiştir. Ata defnedilir, şiir yayınlanır vs vs. Bilirsiniz Şairler tarihin görgü şahitleridir. Olay yerinde gördüklerini yazarlar...
Ha..düzeltme demişsem kötülüğüne de değil ha. Hani laf aramızda sabahın saat 04: 58 inde filan olay şayet cereyan etmiş ise; Sivrinin biri; ümmeti müslümanı rahatsız etmeyelim babında, küçücük, minnacık bir hile. İslamda yeri de var; "Hilei Şeriyye" 
Zahmet etmeyin onu da bulup buraya yazayım: 
Harama düşmemek için kurtuluş çaresini bulmak.
Hile-i şeriyye = dine uygun çare bulmak, günahsız yalan, diye de yorumlayanlar vardır, anlamında

Yani bu olay tam da geceyarısı vuku bulduysa.  suikasta ya da ecelinden evvel kurban gitmemişse şayet. O ayrı bir araştırma konusu, Sarılıktan Siroza çeviriyor, 57 yaşından da genç. Her imkana haiz Gazi, Müşir, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri..Allah bilir.
Bu saatte açıklama yaparsak, falan filan. Hem zahmeti çok olur, hem de gelenler zamanla azalır gibilerden.. Atanın iyiliği için.
Ulusun Ali menfaati için hani hep yapılır ya. O türden.

Olur mu bu yaa?
Yapılır mı?
Bunu da mı yaptınız yoksa?
Yok yapılmadı, bu şiir ne?
Rahmetli Kutay olsa idi bi açıklama getirirdi.  Gel de çık işin içinden.

Bak kardeşim bu yaptığın ki bilmiyoruz Eğer yapmışsan 350 milyondan fazla, ki bunların çoğu rahmetlik oldu, atasının ölüm saatine saygı duymadı sayılmışsa..

Sehven 5 saat sonra ya da evvel her ne zaman ise  o görevi hakkıyla hatta hakkından fazlasıyla ifa edip te senin o hilei şeriyye yüzünden  Şayet Ata kabrinden bakıp kimsenin olmadığını görünce " hay bunlara iyilik yapanda suç" demişse
En çok ta onca milletin o küçük yalana inanıp hayatı, trafiği  durdurup boşu boşuna sokaklarda donduğuna senin o küçük hilenin sebep olduğuna.. hep senin o iyiliğin yüzünden ise bunun vebali çok ağır kardeşim.
Yine tam sonunu istediğim gibi bağlayamadım ama anlayan anladı. 
Ama 
Sende hiç mi insaf yok?  demeden de edemeyeceğim.

Bir de
"müze müzeye bakar
müzenin içinde atam yatar"  var.
Bu da tamam. Müze müzeye bakabilir. Gayet normaldir. Gelmişken onu da gezelim gibilerden. De daha Ata ölmedi ki. Doktor sabah saat 9 u 5 geçe yataktan kalkıp, lambaları yakıp Atayı muayene edecek. Belki hala sağdır. Tavuk değil ki. Ölmüş bu. Bunu defnedin diyecek hali yok ya. Bunun komisyonu var. Heyeti var. Bilirkişi raporu var. Hele hele Ismet Paşa var. Var oğlu var..
Müze bu şiire neden kondu?

Devamla
"atamın çocukları
atama selam çakar".... 
Hiç bir şey tazmasam da olur ama trajıkomik yaa () siz doldurun...
Hadi tamam. İnsan cenazeye saygı duyar. Ama burda atamın çocukları atama selam çakar diyince aklıma hep mao nun filmi gelir.
Hani şapkalı, kısa donlu çakı gibi çocuklar. Ellerinde kızıl bayrakları sağa sola havada yüzdürüşleri

Her ne ise  Şiiri bi daha okuyunca zaten sorgulaman şak diye kapatılıveriyor.  Şiirin ve bizim özelliğimiz bu abim.

Bakın şimdi!
"saat dokuzu beş geçe
atam dolmabahçe de 
gözlerini kapadı,
bütün dünya ağladı

doktor doktor kalksana
lambaları yaksana
atam elden gidiyor
çaresine baksana

uzun uzun kavaklar
dökülüyor yapraklar
ben atama doymadım
doysun karatopraklar

müze müzeye bakar
müzenin içinde atam yatar
atamın çocukları
atama selam çakar" ..demedimmi Size?







Hepsi gitti değil mi?
Bak ben buna full hardreset! diyorum.
İşte bütün yazdıklarımın en en en en asıl amacı bunu anlatmaktı. Şimdi sıra facebook ta ne var?
Twitterde kaç takipçi, parti, dizi. Ha bi de TikTok çıktı. Dehşet... filan fistan
Yaaa...
Esen Kalın!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder