25.4.19

Hadis Doğruymuş.



HADİS KAYNAKLARINDA BELİRTİLEN  "GÜNEŞİN BATIDAN DOĞUŞU" GERÇEKLEŞMİŞ TE HABERİMİZ YOKMUŞ.

25.3.19

GÖKLERDEN GELEN BİR KARAR VARDIR



Boşu boşuna M. Kemal'i suçlamayalım. Bu Ulusun çocukları O özlemini duyduğumuz Şeriat ve Hilafet henüz yönetimde iken,

"Askerî Tıbbiye’deki talebelerin mektebin koridor pencerelerinin arasında bulunan büyük  ve geniş  çıkıntılara kömür karası ile  “Yaşasın Hürriyet, Adalet, Müsavat. Kahrolsun istibdad, kahrolsun zulüm”  sözlerini yazdılar. .4. Ocak.1908"*
*Ali Birinci
Jön Türklük Ahmet Bedevi Kuran

Hem de şimdi hasretle andığımız arapça harflerle ve Osmanlıca Türkçesi ile...
Daha altı yedi yıldır yakın tarih ile meşgulum de en bariz izlenimimlerinden biri de burdan giden İT ler Fransa, İsviçre,  İtalya, İngiltere, Avusturya... da kaldıkları Osmanlının yıkılış süresinde bile ne kadar Elitmişiz ki, vizeden, passaport kontrolunden, işten, parasızlıktan hiç bahsetmedikleri gibi,  en lüks otel ve Konferans Salonlarında toplantılardan, orda baskı dizim işlerinden, ülkeyi yıkmaktan bahsediyorlar. İT ler ekti. Babam gil ise biçti. Babam Avusturya'da ayağona naylon sarar öyle işe giderdi. Ortalık karanlıkken evden çıkar, yine akşam karanlık basınca bazan daha geç gelirdi. Ben bunlara İT demeyim de kime ne diyeyim. İttihat Terakki kısaca İT. Dahası var İT OĞLU İT Hakkımı Helal Etmeyeceğim.  Seçim meçim kesmez beni.
Hey Yavrum Hey!


TÜRK ÇÜLÜK LE 400 YIL ÖTELEDİLER BİZİ. ALLAH BAHŞETTİ BU ADAMI DA NARKOZUN ETKİSİ BİRAZ HAFİFLEDİ.

ÖĞRENDİĞİMİZ
ÖĞRETTİĞİMİZ
BİLDİĞİĞİMİZ
HER AMA HER ŞEY KÜLLİYEN YALAN!
ARAŞTIRIN-ÖĞRENİN-KEN DİNİ ZE GELİN. Nokta.
Sefer Aytekin
25.03.19

19.2.19

ACI AMA GERÇEK



SEVİYOR-SEVMİYOR


Tamı tamına yüz yıldır, her ama her alanda adeta benliğimize bir heykeltraş hassasiyeti ile işlenip, genlerimize kadar hem de devlet desteği, imkanı ve baskısı uygulanarak, çoğunlukla zor da kullanılarak, bazan ödülle, bazan imkanlar tanınarak tam üç nesildir işlenmiş olan çağının yüce önderi Gazi M. Kemal  Paşa sevgisinin yerini sadece 17 yılda yine yukarıda saydığım tüm imkanlar kullanılarak iftiralara, dünya, baskı ve politikalarına rağmen bu gün Yeni Türkiye Cumhuriyeti' inin ilk seçilmiş Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tüm kalpleri kendi imkanları ile feth etmiş, dünya mazlumlarının umudu haline gelmiş, üstelik tarihi Şahsiyetlere saygı duydurup, rüşdünü isbat etmiştir. Bundan önemlisi ise İslam Aleminin radikalliğini demokratik sistem içinde, yine demokrasinin sonsuz çarrlerilini kullanarak demokrasi potasında eritmiş, dünya ve islam ümmetini sürüklenmekte olduğu, tahayyülü imkansız bir faciadan kurtarmıştır. Aslında sevenlerden çok sevmeyenlerin semesi zaruridir. Ama onlar akl'edemezler. Mahşere kadar da, ve mahşerde kör, sağır olarak haşr' olacaklardır.

Ve yine son yıllarda hemen hemen bütün toplumları, hatta çoğunluğun pis ve çıkarcı politikacıları olarak gördüğü, öyle de olduğu Siyasetin ve  terörist, grrici, yobaz oşarak lanse edilen İslamın iğfal efilmiş hakkını, geç bile kalmış onurunu, hakkını ve itibarını iade etmiş, hatta siyaseti kurumsallaştırmış, dinin de gereğini tüm islam alemine hissettirmiştir. Bunu da bizzat yaşayarak tüm dünyaya hemen hemen sıfır hata ile isbatlamıştır. Allah ondan razı olsun.

Zaten böyle de olmalıydı.
Bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapmamış, yapamamış olsa idi Allah bu ulusa bir başkasını gönderecekti.

Ayrıca gerek ekonomik, gerek siyasal ve gerekse  ittihad-ı islâmi ve ticari alanda 400 yıla yakın her alanda inişte olan muazzam kaybın tüm alanlarda engellenmelere rağmen 200 yıllık açığını da kapatmış, geriye bir 200 yıllık daha açık kalmıştır. Onu da Başkanlığının verdiği yetki ve manevra alanının genişliği sayesinde 4 yılda kapatacağına inanıyor ve o yüzden de ilk iktidara geldiğinde 2023 hedefini tüm toplumu niçin söylediğini anlamış bulunuyoruz.

Kendimden örnek verecek olursam,  Rahmetli Erbakan'a ve Fethullah Gülen'e bel bağlamış, Cihat ve darul harp konularında kendimi yetiştirmiş, bu bilgilerin ertelennesini iki ya da üç seçim Refaha ve Fazilete oy vererek ertelemişimdir.
Şimdilik Sayın Recep Tayyip Erdoğan'da gördüğüm vizyonun esiri olmuş, çoğu zaman bu lidere sahip çıkmanın dini bir vecibe olduğunu idrak etmiş, inanmışımdır. 

Velev ki yarın bu milletin dini islam, sahibi de bu millettir, ne pahasına olursa olsun 
-Emek
-Ürün
-Hizmet bedellerini 6 kat artıracağım,  ülke toprağını zaten bu ülke sahipleri olan siz değerli halka dağıtacağım diyecek bir lider çıksın ve beni ikna etsin, bütün bu gücü aynı inanç ve saygı ile hiç çekinmeden ona  verebileceğimi biliyorum. Aksi taktirde ne M. Kemal, ne de Fatih hatta mezardan babam bile kalksa beni ikna etmeden benden bu canım cananım ülkemi yönetme yetkisini kimse ama hiç kimseye vermem.
İftiralar ancak 1000 yılın Lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı büyütür. Çünkü bunun gelişinin müsebbibi bu yazıyı okurken bana kızanlardır..

Neyse Yazıyı kaleme almamın asıl nedeni bu drğil. Nedeni hiç gündeme gelmemiş bu adamı sevenler- sevmeyenler kimlerdiri ayırmak içindir.

Erdoğanı sevenler kimler?
Ve yine 
Erdoğanı sevmeyenler kimlerdir?

Nedenleri beni bayağı aşan bir konudur. Aslında üç beş yöntemle t0m bu iftira ve kinleri bıçak gibi kesme yollarını bildiğinden eminim. Ama o yöntemkeri denemeyişinin asıl nedeni sık sık tekrar ettiği Osmanlının kuruluşunda temel taşlardan biri olan Şeyh Edebali'nin "Yaradılanı severiz, yaradandan ötürü" tümcesinin içinde yattığına inanıyorum.

Bu konu bile beni fazlasıyla aşan çok kapsamlı bir yazı ama, sadece ilk aklıma ve herkesin aklına geleceği türden karınca kararınca basit bir liste şeklinde vermeyi uygun gördüm.
Çünkü arama motorlarında defalarca aramama eağmen en çok Gazeteci Yazar Sn. Fikri Akyüz irdelemiş. Üslubu dolayısıyla benim tuttuğum yere yakın bir yerden tutmuştur.


SEVMEYENLER




Buraya aslında  ŞER'LER, ŞER CEPHESİ  demek yeter. 
"Şer; Emir ve nehy gibi hükümleri vaz' etmeyi, Cenab-ı Hakk'ın emrlerini, Âyet, hadis, icma-i ümmetle ve kıyas-ı fukaha ile sâbit olan dinin temellerini ve şeriata her alanda aykırı davrananları" demek yeterli olur. Lakin yine de listeleyeceğim.

Bunlar;
Sömürü ülkeleri
Ehli kitap ehilleri
Gayrimüslimler
Millet Düşmanları
Din düşmanları
Esaret müptelaları
Dhkp c
Azınlıklar
Solcular
Beyaz Türkler
Pkk
Pyd
Jpg
Taliban
Haşdi Şabi
Sözde Cemaatler
Sözde Şeriatçılar
Sözde hilafetçiler
Kemalistler içinde önceden imtiyazlı olanlar
Lezbiyenler
Ateistler
Dönmeler
Kafirler
4 mezhebin dışındakiler
Hainler
Karşısındaki tüm parti ve Partililer
Müfteriler
İftiracılar
Münafıklar
Ve tüm bunların basın yayın ordanları grupları ve dernekleri
Özellikle ÇYDD....dır.

SEVENLER



SEVENLER

Bu sütuna da aslında  HAYR: yani Meşru iş. Faydalı, nurlu ve sevablı amel. Hakkın ve Halkın rağbet ettiği akıl, ilim. İbadet, adalet, ihsan, mal gibi nimet ve ibadatı takat sahipleri demek yeterli olur ancak yine de listeye devam etmek istiyorum.
Bunlar ise;
4 mezheplerine sıkı sıkıya bağlı olanlar Mü'minler
Ezilenler
Mazlumlar
Müslümanlar
Dindarlar
Vatan ve millet sevdalıları
Tarihleri ile barışık olanlar
Saygılı, hoşgörülü kimseler
İslama ve evrensel hukuk kurallarına bağlı olanlar
Yarınlardan ümitli olanlar
Geçmişi bilenler
Geleceklerini önemseyenler
90 yıldır her lidere sahip çıkanlar
Iftira atmayanlar
Kanaatkarlar
Muttakiler
Mü'minler
Ailevi bağları sağlam olanlar
Sevmeyenler sütununda kendini görmeyenler
Ve tüm bunların basın yayın kültür ve vakıf çalışanları
Gçnüllü yardım kutuluşları....
diye sıralayabiliriz.

Ancak her iki sütundan birinde kendini görmek isteyenler olabilir. Vardır da. Onlar elbette ki istisnadır.
Yani sevmeyenler sütunu hasletlerini taşır ancak sevebilir, ya da tüm benliği ile sevenler grubunda olup,  bir vechile ile kızmış sevmeyenlerden olabilir. Burada yapmak istediğim bir durum tesniti olup tamamen akışkan bir olay olup benim şu anki kendi görüşlerimi açıklamaktır.

Evet yazım bölücü ve ayrıştırımcı bir dile sahip gibi görünebilir. Ancak son yıllardaki kin, nefret ve ifyira söylemlerindeki aşırı artışlar istemeye istemeye de olsa beni bu satırları yazmaya zorlamış olup, zaten Hak ve Batıl er ya da geç kendiliğinden ayrışacağını bildiğimdendir. İstesekmte istemesek te.

Bu Ulus Allahın son kalesidir.
Bizi tarihten çıkartın Tarih diyw bir ilim dalı kalmaz.
O yüzden Safımızı bir an önce seçmek zorundayız. Ve Liderimiz her kim olursa olsun, halk yetkiyi kime verirse versin seçilene sahip çıkmak; vatani, insani, dini, ahlaki, istikbali ve zaruri hale geldiğini açıklamak içindir. 

Yeri gelmişken sevenlere de bir uyarıda bulunmak isterim. Devlet insanlar gibi düşünemez. Çünkü insan kendinden sorumludur. Hata yaparsa bireysrldir en dazla hakkın rahmetine kavuşur. Ama devlet en ufak bir hatada tüm beşeriyetin mavholmasına sebep olabilir.
O yüzdendir ki Devlet; binlerce yılfır biriktirmiş olduğu, uzun tecrübeler ve yanılgılar sonucu elde etmiş olduğu Devlet Teammülleri ile yönetilir. Ve hataya mahal yoktur.

Seçilene sahip çıkalım. Başka gemimiz yok.
Bakmayın diğer ülkelerin seçtiğimizi sevmeyenlere kucak açtıklarına.Bizi, özrllikle Beni hoch Deutsch bile bildiğim halde Avrupa kapısından dahi içeri almaz. Kimdi o Küçük Mustafayı yazan, kızım ezildi deyip TC Cumhurbaşkanı önünde ayak ayak üstüne atıp, Alman Cumhurbaşkanı tarafından protokolle karşılanıp orda el pençe divanda duran, onların kalıntıları olup bizi içeriden yıkan Can Dündar ve onun gibiler değiliz.
Onlar seni beni ve seçtiklerimizi değil ülkelerine ihanet edecek, tek bizim seçtiğimiz gitsin de, kim gelirse gelsin mantığı ile yoğrulmuş Olimpos çocuklarını alır.
DEVLETLER DEVLETLERİN KURDUDUR

Akl'efin!

Saygılarımla!
Siyah Lale

16.2.19

BIKTIK ARTIK!

M. Kemal'in solunda


DELİ HALİD’LER VARKEN ÖVÜNÜLECEK BİR TARİHİNİZ YOKTUR

Bu ülkenin insanları, artık dandik uydurma ve uyduruk oldukları kabak gibi sırıtan Cumhuriyet hikâyeleri  yerine, Milli direniş için çoluğunu, çocuğunu, gelinini, kızını, ceddini ülkesine hibe etmiş bu ülkenin gerçek  sahiplerinin tarihlerini  öğrenmek istiyor.

CHP’li  kepazelerin  Cumhuriyet  tarihinin  tertemiz  sayfalarını  yapanları  teker  teker,  fiziken  ve siyaseten  tasfiye  edenlerle  onların  takipçileri,  geriye  bakıp  gördüklerinden  memnun  olabilirler ama o tarih kirli hesaplaşmalar, pis ilişkiler, çıkar  işbirlikleri ve  cinayetlerle  dolu. Bugün Deli Halit’in katlinin 94. Yıldönümü.

Rusların  elinden  Kars’ı  alan  adamdır O.  Soyadı  kanunu  çıktığında  bu  yüzden  soyadı  olarak Karsalan  yazıldı  nüfus  kâğıdına.  Sadece  Kars  değil,  Sarıkamış,  Erzurum,  Nenehatun,  Erzincan; hepsini  almıştı… Savaş  meydanlarının  kahramanıydı.  Cepheden  cepheye  koştu.  İki  tabancası  vardı.  Birinin  adı “NAMUSLU”ydu;  onunla  düşmana  ateş  ederdi.  Diğerine  de  “NAMUSSUZ”  adını  takmıştı  ve  savaşta kaçan  askerlerle  vatan hainlerine  sıkardı.

Deli  Halid Paşa  derlerdi  ona. 42  yıllık  hayatından  10  tane  film  çıkacak  bu  efsane  adam,  Türkiye  Büyük  Millet  Meclisi’min  ilk  cinayeti  (9  Şubat  1925)  kurbanıydı. 

Cumhuriyet’i  kuruluş  felsefesinden  uzaklaştırarak  ele  geçiren  çıkar  amaçlı  faşist  elit  çetenin  ipliğini  pazara  çıkardığı  için  alçakça  pusuya düşürüldü ve  dokuz  kurşunla  katledildi. Katilleri kimdi? Biz biliyoruz. Siz de Tanıyorsunuz  onları.

"-Kaç kişi olursa olsun, kim benden bile önce silahını çekerse çeksin yine onu ondan önce vururum" dediğini bilen ve arkasından sinsice yaklaşıp 9 kurşun sıkan Şerefsizleri biliyorsunuz. Biz de biliyoruz.
Eğet yaşasaydı bu adını devrim koyduğunuz zulümlerin hiç biri meclisten geçmesi mümkin olmayacaktı.
Ulusta kahpece vurulduktan sonra meclisin kalem odası masasıba tatırıkan Deli Halid in ziyaretine gelip;
-"Istanbul'dan doktor siparişi verdim,  gelecek seni kurtaracak, yine eskisi gibi Meclis kürsüsünden kükreyeceksin" diye alay eden kansızı da biliyorsunuz. Ya da öğrenirsiniz.

Kimler mi bunlar;
Ermenileri  katledip  tehcir  ederek  mallarına  konanlar,  ardından  Kurtuluş  Savaşı’nın  zafere doğru  evrilince  Mustafa  Kemal’in  etrafında  öbeklenip  şer  ve  çıkar  şebekeleri  kuranlar,  Rum mallarının  üzerine  oturanlar  ve  benzeri  yollarla  sermayelerine  sermaye  katanlardır.  Halkın  giysileri  yama  tutmazken,  giyecek  çarık  bile  bulamazlarken  sefahat  içinde  yaşayanlardı. Halid  Paşa,  TBMM’de  işlenen  ilk  cinayetin  ve  yukarıda  tarif  ettiğimiz  şebekenin  kurbanıdır. Onlar  ki  isim  isim  bellidir  tarih  sayfalarında.  Onlar  ki  Deli  Halid  Paşa’nın  ya  da  Halid Karsıalan’ın katilleridir. 

ÇERKES AHMET BEY’İN EVLADIDIR
HALİD BEY 

DELİ LAKABINI ALIŞI
Gümrü  anlaşmasının  ardından  Batı  Cephesinde  görev  verilen  Halid  Paşa,  Sakarya  Savaşı'nda 12.  Gruba  komuta  etti.  Bu  savaşta  gösterdiği  cesaretten  ötürü  "Deli"  lakabıyla  anılmaya  başlandı.  Özellikle  cephenin  biraz  gerisinde  yüksekçe  bir  yere  oturup  tabancalarını  dizlerine  koyarak  "Geri  çekileni  vururum"  mesajı  vermesi  ve  birkaç  sefer  geriye  kaçan  askerler  üzerinde bunu  bizzat  uygulamasıyla  ün  yaptı.  Büyük  Taarruz'da  Kocaeli  Grubu  Komutanlığı  yaptı  ve mezalimi  ile  ünlü  Yunan  11.  Tümenini,  Komutanı  General  Krokodeilos  Kladas  ile  beraber esir aldı. Büyük  Taarruz’dan  sonra  1922’de  rütbesi  tümgeneralliğe  yükseldi. 5 Temmuz  1923’te Ardahan vekili seçildi, mazbatası 11 Ağustos  1923’te onaylandı. 

Fuat UĞUR un 
http://m.haber7.com/yazarlar/fuat-ugur/1786922-deli-halidler-varken-ovunulecek-bir-tarihiniz-yok 
yazısından esinlenilmiştir.

Sefer Aytekin

8.1.19

ÖZGÜR BASIN

Allah'tan korkmayan ların anlatmak istedikleri

Özgürlük : Ben özgür olayım Siz önemli                            değilsiniz.

Adalet.     : Benim 

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından 2003 yılına kadar "MAHKUM OLMAYAN KAÇ ŞAİR VE YAZAR TANIYORSUNUZ?"


Asılanları geç.

Hiç! Değil mi?