19.2.19

ACI AMA GERÇEK



SEVİYOR-SEVMİYOR


Tamı tamına yüz yıldır, her ama her alanda adeta benliğimize bir heykeltraş hassasiyeti ile işlenip, genlerimize kadar hem de devlet desteği, imkanı ve baskısı uygulanarak, çoğunlukla zor da kullanılarak, bazan ödülle, bazan imkanlar tanınarak tam üç nesildir işlenmiş olan çağının yüce önderi Gazi M. Kemal  Paşa sevgisinin yerini sadece 17 yılda yine yukarıda saydığım tüm imkanlar kullanılarak iftiralara, dünya, baskı ve politikalarına rağmen bu gün Yeni Türkiye Cumhuriyeti' inin ilk seçilmiş Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tüm kalpleri kendi imkanları ile feth etmiş, dünya mazlumlarının umudu haline gelmiş, üstelik tarihi Şahsiyetlere saygı duydurup, rüşdünü isbat etmiştir. Bundan önemlisi ise İslam Aleminin radikalliğini demokratik sistem içinde, yine demokrasinin sonsuz çarrlerilini kullanarak demokrasi potasında eritmiş, dünya ve islam ümmetini sürüklenmekte olduğu, tahayyülü imkansız bir faciadan kurtarmıştır. Aslında sevenlerden çok sevmeyenlerin semesi zaruridir. Ama onlar akl'edemezler. Mahşere kadar da, ve mahşerde kör, sağır olarak haşr' olacaklardır.

Ve yine son yıllarda hemen hemen bütün toplumları, hatta çoğunluğun pis ve çıkarcı politikacıları olarak gördüğü, öyle de olduğu Siyasetin ve  terörist, grrici, yobaz oşarak lanse edilen İslamın iğfal efilmiş hakkını, geç bile kalmış onurunu, hakkını ve itibarını iade etmiş, hatta siyaseti kurumsallaştırmış, dinin de gereğini tüm islam alemine hissettirmiştir. Bunu da bizzat yaşayarak tüm dünyaya hemen hemen sıfır hata ile isbatlamıştır. Allah ondan razı olsun.

Zaten böyle de olmalıydı.
Bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapmamış, yapamamış olsa idi Allah bu ulusa bir başkasını gönderecekti.

Ayrıca gerek ekonomik, gerek siyasal ve gerekse  ittihad-ı islâmi ve ticari alanda 400 yıla yakın her alanda inişte olan muazzam kaybın tüm alanlarda engellenmelere rağmen 200 yıllık açığını da kapatmış, geriye bir 200 yıllık daha açık kalmıştır. Onu da Başkanlığının verdiği yetki ve manevra alanının genişliği sayesinde 4 yılda kapatacağına inanıyor ve o yüzden de ilk iktidara geldiğinde 2023 hedefini tüm toplumu niçin söylediğini anlamış bulunuyoruz.

Kendimden örnek verecek olursam,  Rahmetli Erbakan'a ve Fethullah Gülen'e bel bağlamış, Cihat ve darul harp konularında kendimi yetiştirmiş, bu bilgilerin ertelennesini iki ya da üç seçim Refaha ve Fazilete oy vererek ertelemişimdir.
Şimdilik Sayın Recep Tayyip Erdoğan'da gördüğüm vizyonun esiri olmuş, çoğu zaman bu lidere sahip çıkmanın dini bir vecibe olduğunu idrak etmiş, inanmışımdır. 

Velev ki yarın bu milletin dini islam, sahibi de bu millettir, ne pahasına olursa olsun 
-Emek
-Ürün
-Hizmet bedellerini 6 kat artıracağım,  ülke toprağını zaten bu ülke sahipleri olan siz değerli halka dağıtacağım diyecek bir lider çıksın ve beni ikna etsin, bütün bu gücü aynı inanç ve saygı ile hiç çekinmeden ona  verebileceğimi biliyorum. Aksi taktirde ne M. Kemal, ne de Fatih hatta mezardan babam bile kalksa beni ikna etmeden benden bu canım cananım ülkemi yönetme yetkisini kimse ama hiç kimseye vermem.
İftiralar ancak 1000 yılın Lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı büyütür. Çünkü bunun gelişinin müsebbibi bu yazıyı okurken bana kızanlardır..

Neyse Yazıyı kaleme almamın asıl nedeni bu drğil. Nedeni hiç gündeme gelmemiş bu adamı sevenler- sevmeyenler kimlerdiri ayırmak içindir.

Erdoğanı sevenler kimler?
Ve yine 
Erdoğanı sevmeyenler kimlerdir?

Nedenleri beni bayağı aşan bir konudur. Aslında üç beş yöntemle t0m bu iftira ve kinleri bıçak gibi kesme yollarını bildiğinden eminim. Ama o yöntemkeri denemeyişinin asıl nedeni sık sık tekrar ettiği Osmanlının kuruluşunda temel taşlardan biri olan Şeyh Edebali'nin "Yaradılanı severiz, yaradandan ötürü" tümcesinin içinde yattığına inanıyorum.

Bu konu bile beni fazlasıyla aşan çok kapsamlı bir yazı ama, sadece ilk aklıma ve herkesin aklına geleceği türden karınca kararınca basit bir liste şeklinde vermeyi uygun gördüm.
Çünkü arama motorlarında defalarca aramama eağmen en çok Gazeteci Yazar Sn. Fikri Akyüz irdelemiş. Üslubu dolayısıyla benim tuttuğum yere yakın bir yerden tutmuştur.


SEVMEYENLER




Buraya aslında  ŞER'LER, ŞER CEPHESİ  demek yeter. 
"Şer; Emir ve nehy gibi hükümleri vaz' etmeyi, Cenab-ı Hakk'ın emrlerini, Âyet, hadis, icma-i ümmetle ve kıyas-ı fukaha ile sâbit olan dinin temellerini ve şeriata her alanda aykırı davrananları" demek yeterli olur. Lakin yine de listeleyeceğim.

Bunlar;
Sömürü ülkeleri
Ehli kitap ehilleri
Gayrimüslimler
Millet Düşmanları
Din düşmanları
Esaret müptelaları
Dhkp c
Azınlıklar
Solcular
Beyaz Türkler
Pkk
Pyd
Jpg
Taliban
Haşdi Şabi
Sözde Cemaatler
Sözde Şeriatçılar
Sözde hilafetçiler
Kemalistler içinde önceden imtiyazlı olanlar
Lezbiyenler
Ateistler
Dönmeler
Kafirler
4 mezhebin dışındakiler
Hainler
Karşısındaki tüm parti ve Partililer
Müfteriler
İftiracılar
Münafıklar
Ve tüm bunların basın yayın ordanları grupları ve dernekleri
Özellikle ÇYDD....dır.

SEVENLER



SEVENLER

Bu sütuna da aslında  HAYR: yani Meşru iş. Faydalı, nurlu ve sevablı amel. Hakkın ve Halkın rağbet ettiği akıl, ilim. İbadet, adalet, ihsan, mal gibi nimet ve ibadatı takat sahipleri demek yeterli olur ancak yine de listeye devam etmek istiyorum.
Bunlar ise;
4 mezheplerine sıkı sıkıya bağlı olanlar Mü'minler
Ezilenler
Mazlumlar
Müslümanlar
Dindarlar
Vatan ve millet sevdalıları
Tarihleri ile barışık olanlar
Saygılı, hoşgörülü kimseler
İslama ve evrensel hukuk kurallarına bağlı olanlar
Yarınlardan ümitli olanlar
Geçmişi bilenler
Geleceklerini önemseyenler
90 yıldır her lidere sahip çıkanlar
Iftira atmayanlar
Kanaatkarlar
Muttakiler
Mü'minler
Ailevi bağları sağlam olanlar
Sevmeyenler sütununda kendini görmeyenler
Ve tüm bunların basın yayın kültür ve vakıf çalışanları
Gçnüllü yardım kutuluşları....
diye sıralayabiliriz.

Ancak her iki sütundan birinde kendini görmek isteyenler olabilir. Vardır da. Onlar elbette ki istisnadır.
Yani sevmeyenler sütunu hasletlerini taşır ancak sevebilir, ya da tüm benliği ile sevenler grubunda olup,  bir vechile ile kızmış sevmeyenlerden olabilir. Burada yapmak istediğim bir durum tesniti olup tamamen akışkan bir olay olup benim şu anki kendi görüşlerimi açıklamaktır.

Evet yazım bölücü ve ayrıştırımcı bir dile sahip gibi görünebilir. Ancak son yıllardaki kin, nefret ve ifyira söylemlerindeki aşırı artışlar istemeye istemeye de olsa beni bu satırları yazmaya zorlamış olup, zaten Hak ve Batıl er ya da geç kendiliğinden ayrışacağını bildiğimdendir. İstesekmte istemesek te.

Bu Ulus Allahın son kalesidir.
Bizi tarihten çıkartın Tarih diyw bir ilim dalı kalmaz.
O yüzden Safımızı bir an önce seçmek zorundayız. Ve Liderimiz her kim olursa olsun, halk yetkiyi kime verirse versin seçilene sahip çıkmak; vatani, insani, dini, ahlaki, istikbali ve zaruri hale geldiğini açıklamak içindir. 

Yeri gelmişken sevenlere de bir uyarıda bulunmak isterim. Devlet insanlar gibi düşünemez. Çünkü insan kendinden sorumludur. Hata yaparsa bireysrldir en dazla hakkın rahmetine kavuşur. Ama devlet en ufak bir hatada tüm beşeriyetin mavholmasına sebep olabilir.
O yüzdendir ki Devlet; binlerce yılfır biriktirmiş olduğu, uzun tecrübeler ve yanılgılar sonucu elde etmiş olduğu Devlet Teammülleri ile yönetilir. Ve hataya mahal yoktur.

Seçilene sahip çıkalım. Başka gemimiz yok.
Bakmayın diğer ülkelerin seçtiğimizi sevmeyenlere kucak açtıklarına.Bizi, özrllikle Beni hoch Deutsch bile bildiğim halde Avrupa kapısından dahi içeri almaz. Kimdi o Küçük Mustafayı yazan, kızım ezildi deyip TC Cumhurbaşkanı önünde ayak ayak üstüne atıp, Alman Cumhurbaşkanı tarafından protokolle karşılanıp orda el pençe divanda duran, onların kalıntıları olup bizi içeriden yıkan Can Dündar ve onun gibiler değiliz.
Onlar seni beni ve seçtiklerimizi değil ülkelerine ihanet edecek, tek bizim seçtiğimiz gitsin de, kim gelirse gelsin mantığı ile yoğrulmuş Olimpos çocuklarını alır.
DEVLETLER DEVLETLERİN KURDUDUR

Akl'efin!

Saygılarımla!
Siyah Lale

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder